Anketçilik ‘kelle saymayla’ başlamıştı
Vakanüvis
Bir arifesinde daha anketler gündemi meşgul ediyor.
Türkiye özelinde, her seçim öncesi muhalif çevrelerin adeta bir manipülasyon vasıtasına dönüşen – daha 10 ay önce “yüzde 60’la seçilen” bir muhalif vardı – anketlerin dünyadaki geçmişi, ilk örnekleri de ilginç detaylarla dolu.
Eski Yunan’daki “tersine” anketler
“Demokrasinin ilk örneği” mitiyle anılan antik Yunan’daki “seçimlerde”, oylama öncesi tuhaf bir kamuoyu yoklaması vardı. Her seçim öncesi, kitleleri etkilemeye yoğunlaşan güç odakları, rakip grupların ekarte edilmesi için karşılıklı propaganda yürütürlerdi. Bu, “olumsuz seçim” yönteminde, erkek toprak sahibi seçmenler üzerinde, gelecek yıllarda sürgün edilmesini en çok istedikleri siyasilere dair olumsuz kamuoyu baskısı oluşturulur, seçimlerde onlara oy verilmesi istenirdi.
Devrin medyası gibi çalışan şair ve yazarlar da hangi gruba yakınlarsa karşı gruptakilere yönelik hicivler kaleme alır, nutuklar atarlardı. Bu “anketlerdeki” isimler de çoğunlukla kırık çömlek parçalarına isim yazılarak yapılan seçimlere yansırdı. Seçimleri “kazanan” siyasetçi ve bürokratlar sürgün edilirdi.
Damlara çıkıp, mitinge katılanların kellerini sayarlardı
Dünyayı, bugünkü anlamında anketle tanıştıran ülke ise ABD’ydi. Yeni devletin kurulmasından yaklaşık bir asır sonra yapılan yasal düzenlemelerle seçimlere katılacak kitlelere peyderpey (kölelere, kadınlara vb) haklar verildikçe, seçimlere ilişkin “ön bilgiler” de önem kazanmaya başlamıştı. Pew Araştırma Merkezi’nden Scott Keeter, “Kamuoyu Yoklamasının Temelleri” başlıklı makalesinde, “anket” kelimesinin “kafa” kelimesiyle aynı olduğunu anlatmıştı. Kelimenin bu eşanlamlı oluşu, Batı dillerindeki, “Birine veya bir şeye yakından bakmak, incelemek, araştırma, sayma” gibi anlamları da taşımasıyla alakalıydı.
Anketin bugün bilinen anlamında kullanılması ise yaklaşık 1,5 asır önce ABD’de görülmüştü. Kitlelerin beklentilerine uygun politikalar geliştirilmesi amacıylamitinglere katılan kalabalıkların, konuşmalara verdiği tepkiler anlaşılmaya çalışılıyordu. Aşağıda yer alan, 1870’lerde Nebraska’daki bir siyasi mitingdeki fotoğrafta görüldüğü gibi, alandaki uygun bir binanın üzerine çıkan “anketörler”, hatibin konuşmasındaki değişik bölümlere insanların verdiği tepkileri – olabildiğince – tek tek belirlemeye, “Yaklaşık 100 kişi alkışladı, 50 kişi tepkisiz kaldı, toplananların yarısı homurdandı” gibi ifadelerle oldukça zor bir işi kotarmaya çalışıyorlardı.
Sadece zenginlere sorunca çuvallayan anket
İlerleyen yıllarda ABD’deki anket çalışmaları, giderek kurumsallaşmaya başlamıştı. Ortaya çıkan anket şirketleri içerisinde Literary Digest dergisi / anket şirketi, kısa sürede rakiplerine fark atmıştı. Birkaç seçimi isabetli tahmin eden Literary Digest, bu başarıların sarhoşluğuyla giderek “örneklem”e dikkat etmeyince, şirketin sonu da gelecekti. Literary Digest, insanlardan, 1936 başkanlık seçimlerinde kime oy vermeyi planladıklarını söylemelerini isteyen 10 milyon oy pusulası göndermiş, 2,4 milyon cevabî pusula almıştı. Şirket, başkan adayı Alf Landon’un diğer aday ve Başkanı Franklin Roosevelt’i yüzde 57’ye karşılık yüzde 43 oranında yeneceğini tahmin etmişti.
Seçimler yapılıp, oylar sayıldığında ise Roosevelt yüze 62, rakibi Landon ise yüzde 37 oy almıştı. Literary Digest anket şirketi bu fiyaskodan iki yıl sonra, 1938’de piyasadan çekilecekti. Durumu analiz eden uzmanlar, şirketin daha kolay ulaşılır oldukları için zenginleri tercih etmesinin büyük hata olduğunu belirlemişti. Literary Digest, denekleri belirlemek için telefon numaraları, sürücü kayıtları ve şehir kulübü üyeliklerinden oluşan listeleri kullanıyordu. Ancak 1936 yılı, ekonomik buhranın doruğa çıktığı yıldı. O zamanlar telefonlar, arabalar ve şehir kulübü üyelikleri yalnızca zenginlerde vardı. Zenginler ise seçilirse düşük gelirlileri önceleyen politikalar uygulayacağını taahhüt eden Roosvelt’e soğuk bakıyordu. Özetle varlıklı kesim kaybedecek adaya oynamıştı.
Anketçilerdeki yapısal sorun: “Seçkin denek” arayışı
Türkiye’de sık sık tartışmalara konu olan “sessiz çoğunluğun” fikrine fazla önem verilmemesi, ABD’de son 100 yıldaki çok sayıdaki anket şirketinde de görülmüştü. Yıllar sonra süreçleri inceleyenler, bu ıskalamalara dair yığınla veri bulmuşlardı. Etkinlik ve toplantı teknolojileriyle dünya çapında organizasyonlar düzenleyen Cvent Guest’in “Tarihteki En Büyük Siyasi Anket Hataları” başlıklı (Ağustos 2019) analizinde anlatılanlara göre, şirketler birçok ankette, “beyaz, üniversite eğitimli ve dar gelirli olmayan” örneklere yöneliyordu.
Şirketler, anket evreninin olmazsa olmazı “ratgele”yi de sık sık ihmal ediyorlardı. Sorunu sahada daha da büyüten ise genelde üniversite öğrencisi ya da mezunu olan anketörlerin – mesleğin kurallarına hiçe sayarak – kendilerine yakın gördükleri / kendilerini özdeşleştirdikleri kesimlerden daha fazla veri toplamalarıydı. Ayrıca, siyahîlere – hele de o yıllarda – mesafeli duran “beyaz, genç, üniversiteli” anketör gerçeği de bir başka sorundu.
Kurmaca anketlere medya desteği
1948 ABD başkanlık seçimlerinde de New York valisi olan Thomas Dewey ile Başkan Harry S. Truman arasındaki mücadelede – Gallup da dahil – üç büyük şirket (Roper, Archibald) vali Dewey’in yüzde 44’e karşı yüzde 49’la kazanacağını öngörmüş ama tam tersi oranlarla zafer Truman’ın olmuştu. Hata gene aynıydı, Dewey’i önde gösteren anket şirketleri / anketörler, en fazla telefon ile görüşmelere yönelmişlerdi. O yıllarda ev ya da işyerlerinde telefonu olanlar ise orta ve üst gelir grubuydu. “Seçkinci anketçiler”, bir kez daha “sessiz çoğunluğu” ıskalamışlardı.
Kampanya boyunca tarafgir anketlerle canı sıkılan Truman, seçim gecesi, aylarca asılsız anketlere medyatik destek veren Chicago Daily Tribune gazetesinin erken baskısını havaya kaldırıp, “Dewey Truman’ı Yendi” manşetini gülerek göstermişti. Aynı hata 1952 seçimlerinde de görülmüştü. Anket şirketlerinin “kaybedecek” dediği Cumhuriyetçi Dwight Eisenhower, Demokrat Adlai Stevenson’a (yüzde 44) karşı yüzde 55 oy oranıyla kazanmıştı.
ABD’de, kendilerini “daha eğitimli” sayan Demokratlar’a göre anketler hazırlayan şirketlerin bir başka çuvallaması da 1980’de olmuştu. Seçim öncesi çok sayıda ankette Demokrat Başkan Jimmy Carter önde gösterilmiş ancak eski aktör Cumhuriyetçi Ronald Reagan yüzde 50’lik oy oranıyla (1984’te ikinci kez seçilecekti) ipi göğüslemişti. Carter ise yüzde 41’de kalmıştı. Kampanya sürecinde, ABD’nin basının önde gelen kuruluşları sık sık Regan’a karşı Carter’ı üstün gösteren karikatürler yayınlamıştı.